İslami İlimler Fakültesi

“Sorularım Var, Öğrenciler Soruyor, Akademisyenler Cevaplıyor” Projesi Başarıyla Tamamlandı

22.08.2024

İstanbul Medeniyet Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi ve Üsküdar Müftülüğü iş birliğiyle hayata geçirilen “Sorularım Var, Öğrenciler Soruyor, Akademisyenler Cevaplıyor” isimli sosyal sorumluluk ve Ar-Ge projesinin on iki oturumdan oluşan seminer serisi başarıyla tamamlandı. 2023 yılı Haziran ayında başlayan ve bir yıl boyunca devam eden seminerler serisi, programa kayıt yaptıran öğrencilerin katılımıyla Üsküdar Müftülüğü Kısıklı Diyanet Gençlik Merkezi’nde gerçekleşti. Öğrencilerin aktif katılımıyla gerçekleştirilen oturumlarda; öğrenciler merak ettikleri soruları sorma ve düşüncelerini paylaşma fırsatı buldular.

Proje kapsamındaki ilk sunumu proje yürütücüsü ve koordinatörü Doç.Dr. Osman Nuri DEMİR “Sana Ateizm ve Deizmden Soruyorlar” başlığıyla 25 Kasım 2023 Cumartesi günü gerçekleştirdi. Demir, bu seminerde ateizm ve deizm konularına dair temel kavramları ele aldı. Konunun anlaşılmasına yönelik yapılan bu kavramsal açıklamalar sırasında, öğrencilerden gelen sorular ve talepler üzerine ilave değerlendirmeler yapıldı. Demir, bu ilk sunumun ardından aynı içeriğe yönelik üç seminer daha düzenledi ve bu dört seminer, bir ay içinde tamamlandı.

Serinin ikinci sunumu "Sana İtikattan Soruyorlar" başlığıyla Kelam ve İtikadi İslam Mezhepleri Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Furkan Demir tarafından 30 Aralık 2023 tarihinde yapıldı. Sunumun ilk kısmında Demir, İslam inanç esaslarıyla alakalı sorulan sorulara bir zemin teşkil etmesi adına sahih bir Allah ve peygamber tasavvurunun önemi üzerinde durdu. Ardından İslam hak din ise niçin tüm insanların müslüman olmadığı, müslüman olarak doğmanın adaletsizliğe yol açıp açmadığı ve kadere inanmanın imtihanı anlamsız kılıp kılmadığı meselelerine odaklandı. Katılımcıların soru ve yorumlarıyla katkıda bulunduğu sunumda Demir, itikat alanında doğru bir bilgilenme sürecinin ehemmiyetine dikkat çekti.

Projenin üçüncü sunumu 13 Ocak 2024 tarihinde Kıraat İlmi Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Betül Genan tarafından yapıldı. Kıraat ilminin problematik konularının temel sorular çerçevesinde ele alındığı sunumda Genan, Kur’an tilavetinin neden tecvitle yapıldığı, Kur’an tarihinde iki önemli faaliyet olan Kur’an’ın toplanması ile Kur’an’ın nüshalar halinde yeniden yazılması süreçlerinin birbirinden farkı, ilk mushafların günümüze ulaşıp ulaşmadığı ve mevcut en eski Kur’an nüshasının nerede olduğu gibi soruları yanıtladı. Genan, günümüze ulaşan mushafların ilk mushaflar olduğu yönünde özellikle popüler kültürde yaygın olan kabullerin doğru olmadığının altını çizdi ve tüm araştırmalara rağmen ilk mushaflardan herhangi birisinin henüz bulunamadığını sözlerine ekledi. Sunumun sonunda Genan, Türkiye’de kıraat ilminin yalnızca Kur’an tilavetine dair kural ve usullerle sınırlı bir alan olarak görülmesinin Türkiye’deki araştırmaların gelişmesinin önünde engel olduğuna dikkat çekti. Özellikle yurtdışında kıraat ve mushaf araştırmalarının ciddi bir akademik disiplin olarak ele alındığını ve büyük projelere konu olduğunu vurgulayan Genan, Türkiye’de de benzer bir yaklaşımın benimsenmesinin önemine işaret etti. Öğrencilerin soru ve katkılarının ardından sunum tamamlandı. 

Hadis Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Fatma Büşra Çoban tarafından 24 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirilen serinin dördüncü sunumunda ise “Sana Hadislerden Soruyorlar” başlığı ele alındı. Hadis ve sünnetin anlaşılmasında temel ilke ve yöntemlerin neler olduğuna dair kısa bir bilgilendirmeyle başlayan sunumda, hadis ve sünnetin doğru anlaşılabilmesi için öncelikle Hz. Peygamber’in gönderiliş gayesinin bilinmesi gerektiği, hadislerin konu bütünlüğü içerisinde değerlendirilmeden anlaşılamayacağı ve Hz. Peygamber’in üslubunun, anlatım tarzının ve kullandığı edebî sanatların bilinmeden hadislere dair doğru bir anlam inşasının mümkün olmadığı gibi meseleler üzerinde duruldu. Çoban, hadislerle ilgili temel tartışma konularından olan Kur’an varken hadislere ihtiyaç olup olmadığı ve hadislerin güvenilir bir kaynak kabul edilip edilmeyeceği meselelerini gündeme getirdi. Sunumun ikinci bölümünde Çoban, günümüz dünyasında zihinleri en çok meşgul eden hadislerin akıl, bilim ve tarihi gerçeklerle çelişip çelişmediği, Hz. Peygamber’in kadınlarla ilgili rivayetlerinin ne anlama geldiği gibi soruları, klasik ve modern kaynaklardan elde edilen veriler ışığında ele aldı. Sunumun sonunda Çoban, gerçekleştirildiği gün ihya edilen Regaib Kandili özelinde, Hz. Peygamber’in mübarek günler ve gecelerle ilgili hadislerinin nasıl anlaşılması gerektiği ve bu hadislerde tavsiye edilen ibadetlerin neler olduğu meselesini açıklığa kavuşturdu. Katılımcıların soru ve katkılarının ardından sunum tamamlandı.

Projenin “Sana Arapçadan Soruyorlar” başlıklı beşinci sunumu Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Ali Taha Ordu tarafından 09 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirildi. Sunumun ilk bölümünde Ordu, âlet ilmi olarak Arapçanın İslâmî ilimler arasındaki konumunu anlattıktan sonra dilin ilmî teşekkülünde İslâm’ın oynadığı role dikkat çekti. Sunumun ikinci kısmında Kur’an’ın insanlar tarafından okunurken hatalardan korunmasında Arapçanın önemli konumunu vurgulayan Ordu, ulemanın erken dönemden itibaren Arapça konusundaki çalışmalarına yer verdi. Sunumun son kısmında konuşmacı Ordu, öğrencilerin sıkça karışıklık yaşadığı Klasik Arapça ve Ammicenin (Halk Arapçası) birbirinden farklılaşma nedenlerini açıkladıktan sonra konuşmasına son verdi.

27 Nisan 2024 tarihinde projenin “Sana Tefekkürden Soruyorlar” başlıklı altıncı sunumu İslam Felsefesi ve Dinler Tarihi Bölümü Araştırma Görevlisi Sümeyra Hatice Sandıkçı tarafından gerçekleştirildi. Sandıkçı, Kurânî perspektifte bir kulluk görevi olarak konumlanan tefekkürün herhangi bir düşünsel faaliyetten farkını ortaya koyabilmeyi sunumun odak noktası olarak ele aldı. Bu bağlamda Sandıkçı tefekkürün gayesi, nelerin tefekküre konu olup olmadığı, İslam tefekkür geleneğinin varlığı ve sürekliliği gibi başlıkları ele aldı. Sunumun son kısmında ise dünya üzerinde Müslümanca varoluşun garantörü olarak görülen tefekkürün zorlukları ve özellikle modern dönemde tefekkürün önündeki engeller katılımcılardan gelen soru ve katkılarla birlikte masaya yatırıldı.

Projenin “Sana Tasavvuftan Soruyorlar” başlıklı yedinci sunumu Tasavvuf Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Zeyneb Nur Kızılkaya tarafından 11 Mayıs 2024 tarihinde gerçekleştirildi. Sunumda ilk olarak sufi kavramı üzerinden tasavvufun kökeni üzerinde duran Kızılkaya, farklı tarifleri üzerinden tasavvufun tevhit, güzel ahlak, kalp tasfiyesi, mücahede, sıdk, muhabbet gibi unsurları kapsayan geniş içeriği hakkında genel bir çerçeve çizdi. Ardından Kızılkaya, gerek erken dönem sufi klasiklerinde vurgulanan gerek modern dünyada sıkça tartışılan konular arasında olan tasavvufun bir ilim olarak teşekkülü, kaynağını Kur’an ve sünnetten alması, Hz. Peygamber dönemindeki varlığı ve şeriat-hakikat ilişkisi tasavvufi metinlerin ışığında ele aldı. Sunumun ikinci kısmında Kızılkaya, 12. asırdan itibaren tasavvufi eğitimin merkezi olan tarikatları ve unsurlarını tanıttı. Diğer ilimlerden farklı olarak kaynağını doğrudan Allah’tan aldığını söyleyen tasavvufun bilgi kaynaklarını ele aldı, ilham ve keşif gibi bu bilgi kaynaklarına sufilerin ancak Kur’an ve Sünnete dayandıkları ölçüde itibar ettiklerini izah etti. Son olarak, tasavvufta din-dünya dengesini kurmanın imkânı sorusunu gündeme getiren Kızılkaya, toplumsal hayatta iyileştirici rol alan sufileri ve tasavvufi kurumları işleyen tarihsel kaynaklar üzerinden, modern dünyada çoğunlukla marjinalize edilen sufi imajının aksine bu dengenin sağlandığını ortaya koydu.

Projenin son oturumu ise “Sana Tefsirden Soruyorlar” başlığıyla Tefsir Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Rabia Hacer Bahçeci tarafından hazırlanan sunumla 18 Mayıs 2024 tarihinde gerçekleştirildi. Bahçeci sunumda önce Kur’an-ı Kerim’in ilahî bir söz olmasının anlamı üzerinde durdu, ardından Kur’an’da bulunan yerel ifadeler ile onun evrenselliğinin çelişip çelişmeyeceği sorusunu ele aldı. Bu noktada konuşmacı, Kur’an’ın muhataplarının dilini kullanmasının, onun anlaşılmasının bir ön şartı olduğunu vurguladı. Sunumun devamında Bahçeci, Hz. Peygamber ve sahabe dönemlerinde tefsire ihtiyaç duyulup duyulmadığı ve Kur’an’ı anlama ve yorumlama probleminin ne zamandan itibaren başladığı sorularını gündeme getirdi. Hz. Peygamber ve sahabe dönemlerinde Kur’an’ı anlama konusunda bir sorun yaşanmadığını ortaya koydu. Bahçeci sunumda, Tefsirin bir ilim olarak tedvini ve klasik ilimler hiyerarşisindeki yeri konusuna da değindi. Sunumun son bölümünde, çağdaş bir problem olarak Kur’an’ın farklı yorumlarının bulunmasının imkânı ile günümüzde tefsirin konumunu değerlendiren Bahçeci, Kur’an'ın birden fazla yorumu bulunmasının bir problem olmadığını, aksine Kur’an’ın hayatiyetini gösterir nitelikte olduğunu vurgulayarak oturumu sonlandırdı.

Bir yıl süresince sürdürülen proje seminerleri başarıyla tamamlandı. Konferans serisi, İslami İlimlere ait disiplinleri tanıtmanın yanı sıra katılımcıların merak ettikleri sorulara yanıt bulmalarını sağladı. Ayrıca seminerler öğrencileri ilgili alanlara dair düşünmeye, sorular sorma ve düşünsel katkılarda bulunmaya teşvik etti. Projede görev alan akademik personelimizi ve katılım sağlayan öğrencileri tebrik eder, başarılar dileriz. Ayrıca projeye danışman olarak destek veren kurucu dekanımız Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı ile Üsküdar Müftüsü İbrahim Yavuz’a ve seminerlere ev sahipliği yapan Üsküdar Müftülüğü Gençlik Koordinatörü Ayşe Kantarcı’ya teşekkür ederiz.